Uzun hikaye

Cezaevine gittiğim o yaz günü, bacağımdaki sargılar olmasaydı, sıcağa rağmen etek giymezdim. 56 cm’ lik bandaj, yanık, ikinci derece. Beş hafta sonra, hastane dışında ilk kez gün ışığına çıkıyordum. Sabahın çok erken saatleriydi, yoksa üzerime üzerime akan ışığa karşı koyamaz, minibüsü beklediğim meydanda gün boyu, taşlaşmışçasına kalırdım. Gelen geçenin yüz buruşması sandığı, biçimini bulamayan bir gülümsemeyle… Komşu şehre doğru yola koyulmuş on kişiydik. Gergin, düşünceli… Cezaevlerinin eskisi kadar (ve kuşkusuz bu günkü kadar) korkunç olmadığı zamanlarda, atölye çalışmasına giden gönüllülerdik. Pek konuşmuyorduk. Yol benim için fazla uzundu, günü çıkarıp çıkaramayacağım endişesi dışında bir şey düşünecek halim yoktu.

Continue reading “Uzun hikaye”